Şam'da temaslarına devam etmekte olan heyetimizin Suriye İzlenimleri-2
- Geçtiğimiz gün Ahmet Şera başkanlığında gerçekleşen devrimci askeri grup liderleri toplantısından ittifak ile çıkılması ciddi bir rahatlamaya sebep oldu. Görüşülen aktörlerin tamamı, Esed’in devrilmesinden sonraki en rahat akşamımızı geçirdik yorumlarında bulundular. Suriye’de istikrarın inşasında çok önemli bir adım daha tamamlandı diyebiliriz.
- Şam’da okullar, devlet daireleri ve resmi kurumlar hizmet vermeye devam etmekte ve hayat normal akışında sürmektedir. Genel manada şehrin güvenli olduğu algısı hakim durumdadır. Geceleri açık olan dönerciler, büfeler, cafeler bulunmaktadır. Bu noktadaki tek sorun elektrik yetersizliği sebebiyle geceleri şehrin genelinin kapkaranlık bir ortama dönüşmesidir. Güvenlik hususunda belli bölgelerde yer alan sivil görünümlü silahlı şebbihalar şehirde terör eylemleriyle istikrarı bozmaya çalışsa da alınan tedbirler bu saldırıları çok kısıtlı bir noktada tutmaktadır. Saldırılar şu ana kadar halkı değil devlet kurumlarını hedef almaktadır. Silahlarını teslim eden ve yeni yönetime teslim olan eski rejim unsurları affedilmektedir. 2-3 bölgedeki şebbiha toplulukları silahlarını teslim etmeyi reddetmektedir. Bu bölgeye silahları teslim almaya gelen ekiplere de ateşle karşılık vermişlerdir. Katliam yapılıyor diye servis edilen görüntüler, bu tür terörist saldırılar yapmaya devam eden ve silahlarını teslim etmemekte direnen eski rejim unsurlarına yapılan operasyonlardan ibarettir.
- Paradaki değer kaybı sebebiyle nakit taşımak ve nakit ödeme yapmak Suriye’nin en önemli problemlerinden biri olarak görülmektedir. Piyasadaki banknotlar 1000-2000-5000 liralardan oluşmaktadır. Kredi kartı sistemi olmadığı için tüm piyasa nakit üzerinden dönmekte ve her gittiğiniz yerde elinde deste deste para sayan insanlarla karşılaşılmaktadır. Orta sınıf ve üstü esnafların hepsinde kasada bir para sayma makinesi devamlı olarak çalışmaktadır. Her gün sabahtan itibaren tüm bankamatikler önünde ciddi bir yığılma yaşanmakta ve uzun kuyruklar oluşmaktadır. Ciddi bir para politikası ve hızlı bir şekilde kredi kartı sistemi kurulması elzem görülmektedir. Bu konuda troy kart alt yapısının Suriye bankaları için kullanıma açılması ve Suriye’de kullanılması hızlı ve etkili bir çözüm olarak değerlendirilebilir.
- Şam piyasasında Lübnan mallarının varlığı yol kenarlarında bidonla satılan benzinden içeceklere kadar göze çarpmaktadır. Bunda lojistik açıdan Lübnan sınırının yakınlığının avantajı devam etmektedir. Türk tüccarların da hızlı bir şekilde Suriye içinde faaliyetlerini artırması ve Türk mallarının Suriye piyasasına girmesi beklentisi esnaf tarafından da dile getirilmektedir.
- İsrail’in güneydeki işgal faaliyetlerinin ilerlemesi şekli ciddi bir tehdit noktasına varmış durumdadır. Geldiği noktalarda köylerdeki muhtar, kadı v.b. aktörleri köyleri ile ilgili davet eden İsrailli yetkililer tek tek görüşmeler gerçekleştirmekte, İsrail ile görüşmeye gitmek istemeyen aktörlere kendileri gelmezse İsraillilerin onlara geleceği mesajı iletilmektedir. Yeni Suriye yönetimi ile görüşmeleri gerektiği cevabını alan İsrailli yetkililer “Mevcut hükümeti tanımadıklarını ve şu anda yerel temsilcilerle anlaşma yapmak istediklerini, tanıyacakları bir hükümet geldiğinde oluşan durum üzerinden bu hükümetle anlaşacaklarını” söylemektedirler. Suriye’nin güney sınırındaki bu işgal girişimine karşı bölgesel bir ittifakın tavır geliştirmesi ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün muhafazasının sağlanması iradesinin ortaya koyulması önemli bir adım olabilir.
- Şam merkezinde alt yapı ve üst yapının eskimiş olmasına rağmen yıkıma uğramadığı görülmektedir. Fakat Merkezden 3-4 km uzaklaştığınızda şehrin dış çeperindeki yıkım bu bölgeleri yaşanmaz hale getirmiştir. Cuber, Duma, Guta, Yermuk kampı bölgelerindeki yıkım tarif edilemez noktadadır. Örneğin Yermuk kampı bölgesinde savaştan önce 1,5 milyon insan yaşarken şu anda 5000 aile hayatına devam etmekte ve enkazların arasında yarısı yıkılmış binalarda hayata tutunmaya gayret etmektedir.
- Suriye halkı genel itibariyle mevcut durumdan memnun görünmekte ve ümidi satın almış vaziyettedir. Her geçen gün hayat normalleşmeye devam etmektedir. 2 gün öncesine kadar kavşaklarda keleşli askerler trafiği yönetmekteyken artık sivil silahsız polisler kavşaklarda görev yapmaya başlamıştır. Şam merkezde sokaklarda kaldırımlar görevlilerce boyanmakta, bazı yerel dernekler sokaklardaki duvarlarda boyama ve süsleme faaliyetleri yürütmekte, yardım kuruluşları insani yardım faaliyetlerini yürütmekte, yurt dışında faaliyet gösteren suriyeli sivil toplum yetkililerin öncü heyetleri keşif ve ofis açma çalışmaları yürütmektedir.
- Suriye halkının gözünde umut ve korkunun birlikteliği görülmektedir. İnsanlarla konuşmaya başladığınızda devrimden umutlu oldukları fakat aynı zamanda istikrarın sağlanamadan bozulmasından da ciddi manada korktukları göürlmektedir. Tam da burada istikrarın inşası ve korunması hususunda Türkiye’den beklentiler dile getirilmektedir. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın Emevi camiinde namaz kılmaya geleceği sokaklarda konuşulmakta ve ne zaman geleceği sorulmaktadır.
- Yıllardır Suriye’de en etkin güç olarak bulunan İran ve Hizbullah’a karşı ciddi bir öfke ve kızgınlık olduğu görülmektedir. İranlıların yıllarca Suriye’deki varlıklarını meşrulaştırmak için kullandıkları Peygamber Efendimizin torunu, Seyyide Zeynep makamının etrafına bakıldığında bunun sebeplerini anlamak pek de zor değildir. Seyyide Zeynep makamını korumak için Suriye’de olduğunu iddia eden İranlılar Türbenin duvarının hemen yanındaki yolları bile tamir etmemiş, hiçbir yatırımda bulunmamış ve arkasında büyük bir sosyal ve yapısal enkaz bırakmıştır. Türbeye ulaşmak için araçla enkazların arasından yıkıntılar ve çöküntülerle bozulmuş yolları aşmanız ve Türbe kapısına giderken de çamurlu yollardan sekerek gitmeniz gerekmektedir. Türbenin etrafı çöp ve kirlilik içerisindedir. En kutsal saydıkları mekanın etrafında bile temizlik ve imar faaliyeti gerçekleştirme ihtiyacı hissedilmediği görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti olarak bu kötü tecrübeyi dikkatle incelemeli ve bize beslenen büyük ümidi karşılayacak ilgi ve hassasiyet ile muhafaza etmeliyiz. Artık karşımızda hükümetiyle, halkıyla, sosyolojisiyle yepyeni bir Suriye var. 5 milyon civarındaki bir nüfusunun 13 yıldır rejimin kontrolündeki bölgelerde, bir kısmının PKK-PYD terör örgütünün kontrol ettiği bölgelerde, 2 milyon kadarı Suriye’nin kuzeyinde Geçici Hükümet yönetiminde, 4 milyon civarında insan ise İdlip bölgesinde İnkaz hükümeti yönetimi altında yaşamış ve bu 13 yılda 4 milyona yakını Türkiye’de olmak üzere Lübnan, Ürdün, Almanya v.b. birçok farklı ülkede farklı tecrübelerden geçmiş 7 milyon civarında insanın oluşturduğu bir sosyoloji karşımızda durmaktadır. Bu karmaşık sosyoloji ve fiziki enkaz durumunun oluşturduğu travmatik durumun aşılması için ziyadesi ile hassas bir sürecin bütüncül bir politika ve yoğun saha teması ile yürütülmesi elzem görülmektedir.